29 Temmuz 2016 Cuma

TERÖRÜN İZLERİ

Sevgili güncem tam 15 gün aradan sonra yazmaya başladım sana. Bu iki hafta kötü bir zamandı. Ülkemin başındaki kara bulutları bir ay öncesinden sanki hissetmiş gibi sana da sıkıntılı ruh halimi yansıtmıştım. O karabulutlar 15 Temmuzda ülkenin üzerine çöküverdi. Yaktı, yıktı, çöküntülerini bırakıp havalandı gitti bir yerlere. Hava her an tekrar bulutlanır diye, ülkem insanı geceleri meydanlarda nöbet tutuyor

Peki, bundan sonrası nasıl olacak? Sergilenen birlik, beraberlik görüntüleri ne kadar gerçek? Nöbetler sonsuz mu olacak? Ve daha pek çok soru… Bunların detayı ile ilgili hiçbir şey yazmak istemedim sana. Temiz, şirin güncem bunlarla kirlensin istemedim. Sanki yazmazsam o kötü olayların hiç izi kalmaz gibi geldi bana. Benim
güncemin tarihine düşsün istemedim.

Bunlar kendim için oluşturduğum kalkanlarım sanırım. Her neyse. Yeniden hayata dönme vaktim geldi. İki haftadır en tepelere fırlayan tansiyonum ancak inişe geçti. Kendimi motive edip normale dönmeliyim. Yazmaya başlıyorum yine sana. Umarım ülkem de en kısa süreçte normale dönebilir.


Günce Yazarı 

15 Temmuz 2016 Cuma

GÜZEL BİR GÜN KARDEŞİM VE BEN MUTLUYUZ

Ah benim dert ortağı güncem, sana durmadan yazıyorum bir şeyler. Dünden devam eden haberler yine iyi. Kardeşime de çok güzel bir haber gitti. Dün bizim günümüzdü sanki. İkimiz de işle ilgili gelişmeler yaşadık. Bu arada hatırlatayım ikimiz de aslan burcuyuz. Belki yıldızımızın
bize bir sürprizidir bu gelişme.  Kardeşim bir iş değişimi yaşayacak ve bundan çok mutlu. Ben ise internette, yeni işler ve imkânlar üzerine yayın yapan bir sitede tekrar yazı yazmaya başladım. Zaten yazıyordum ama iki aylık bir ara olmuştu. Çünkü yeni yapılanma çalışmaları vardı. Şimdi yeniden başladım. Oraya yazmayı seviyorum. Hiç bilmediğim konular üzerinde araştırmalar yapıyor ve yazı hazırlıyorum. Bilgim ve görgüm artıyor. Araştırmacı yanım mutlu oluyor. Güzel bir
his…

Ben hayatın tek düze değil, inişli ve çıkışlı olduğunu en iyi bilenlerden birisiyim. Bir süre üzülür, daralırsan ardından bir ferahlama gelir. Bu hiç şaşmaz. Zaten kaybetmeden kazanmanın, acıyı yaşamadan zevkin, kıymeti nasıl bilinir ki? Allah her şeyi sıralı yaşatsın. Acılarımızı az,
sevinçlerimizi çok versin. Ne diyeyim?

Bugün Cuma, bizim dini anlamda güzel günümüz. Birazdan dualar edip, şükürlerimi tekrar tekrar Allah’ıma sunacağım. Ve öncelikli duam;  tüm sıkıntılı olanların bir an önce çıkış yollarına kavuşmaları olacak. Hastalıklara şifa, dertlere deva ve ülkeme de dirlik, düzen olacak. Dileğim herkesin mutlu ve huzurlu olması.


Günce Yazarı

14 Temmuz 2016 Perşembe

İYİ HABERLER OLSUN HEP

Sevgili güncem, bugün sana iyi haberlerim var. Birkaç aydır beklediğim bir yanıt vardı. Bir türlü
gelememişti bana. Bugün onu öğrendim ve iyi bir haber almış oldum. Biliyorsun şu aralar biraz karamsar takılıyordum, ataletli ve motivasyonsuzdum. Sanırım artık düzeleceğim. Çünkü yeni bir uğraşıyla meşgul olacağım. Ohhh sevindim doğrusu.
Hayata sıkı tutunmak için en güzel yollardan birinin yeni bir şeylerle uğraşmak olduğuna inanırım. Yenilenmek gibi bir şey bu... Bilmediğin ama öğrenip yapabileceğine inandığın yeni işler insanı canlandırıyor. Hayata yeni başlamış gibi hissediyorsun. Seviyorum bu duyguyu.


Ben biraz el becerileri olan birisiyim. Gerçi bunu geç fark ettim ama olsun. Canım babam bana
“benim oğlum sen olmalıymışsın” derdi. Erkek kardeşim pek istekli değildir bu tarz işlere. Ben babamla çivi çakar, tornavida kullanır, bir şeyleri söküp takmaya çalışırdım. Hele o rahatsızlanmaya ve ellerinde ağrılar olmaya başladığında, “sen bana ne yapacağımı söyle ben yaparım babişkom” derdim. Onun da pek hoşuna gider, “kız sen bana çırak mı oldun?” derdi. Nurlar içinde uyusun. Babamın onaramayacağı hiçbir şey yoktu. İnanılmaz becerikli, aşırı düzenli ve titizdi. Her şeyi öğrenmek ve uygulamak isterdi. Kendisi de mesleki olarak teknik adamdı ama bu özellikleri mesleğinin çok üzerindeydi.  Azıcık da olsa benzemişim ona.  Tam bir buçuk yıl oldu gideli. Onu, uzun uzun yazmak istiyorum ama yüreğim henüz kaldırmıyor bu işi. Anneciğimin hakkında da, kaybından iki yıl sonra yazabilmiştim. Zordur bu duygular çok zor.
Bugün kardeşime de güzel haberler gitsin inşallah. Bana geldi ya ona da gitsin istiyorum. Ne de olsa
anne ve babamın mirası o bana. Biraz kızsam da pek severim kendisini. Allah güzellikler versin hepimize.

Günce Yazarı


     

12 Temmuz 2016 Salı

HAYATI PLANLAMAK MI?

Sıcak bir hava var bugün de. Ama hafif rüzgâr ara ara kendini hissettiriyor bizim buralarda. İki gündür kuvvetlice esen rüzgâr sayesinde ısıyı pek yoğun hissetmedik. Öyle böyle derken bakacağız ki yazın da sonu gelmiş. Şurada bir buçuk ay kaldı zaten. Zamanın su gibi akması bazen iyi bazen kötü… Hoş ve güzel şeyler yaşarken zaman ağırlaşsın, çabucak akmasın isteriz. Sıkıcı ve zor anlar yaşarken de hemen geçsin isteriz. Ama onun belli bir hızı var işte, bize bağlı olmayan. Ne yaparsak yapalım, zamanı durdurmak mümkün değil. Akacak ve bizi

bir başlangıçtan, bir sona götürecek. Kural bu.
Ne yazık ki bizlere ebeveynlerimiz tarafından zamanı doğru kullanma işi pek öğretilmiyor. Günümüzde belki biraz daha önemsense de konu toplumumuz için çok yeni. Bizler zamanı planlamak yerine hayatı planlamayı seçiyoruz. Peki, ne kadar doğrudur hayatı planlamak? Hayatı ne kadar planlamaya çalışsak da onun da kendine özgü bir akışı var bence. Tıpkı zaman gibi!
Genelde planlıyımdır, zamanı programlamayı severim ama uzun bir süredir yapamıyorum. Garip bir

vurdumduymazlık ve atalet içindeyim. Hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. Sadece kitap okumak ve zorunlu birkaç iş yapmak hepsi bu kadar. Acaba, çok düzenli yaşamanın, Programlı ve planlı olmanın, birilerine bağlı yaşamanın sonucunda gelişen bir durum mudur? Artık düzensiz ve her şeyden bağımsız olmak mı istiyor zihnim? Bilmiyorum. Anksiyetem var zaten sanırım bir de depresyondayım. Offfff ölmüşüm ama ağlayanım yok.

Günce Yazarı


10 Temmuz 2016 Pazar

DOST SAHİBİ OLMAK

Sevgili güncem sana bu gece güzel bir şeyler yazacağım. Biliyor musun, kendi evinde, düzeninde ve sevdiğin insanlarla beraber olmak gerçekten çok farklı bir duygu! Mutluluk, rahatlık, huzur, düşünülmek ve ferahlamak duygularının tamamını kapsıyor benim için. İnsanın düşünceli ve içten arkadaşlarının olması ise ayrı bir güzellik…

Bugünüm biraz iş güç, biraz alışveriş, biraz yazma çizme ve hal hatır sormayla geçti. Her zaman ki işleyiş yani. Akşam yemeğinden sonra bir film izliyordum ki, 21.30 sularında kapım çaldı. Bir de baktım çok

sevdiğim arkadaşlarımdan birisi kapımda. Benimle aynı binada oturan babasına gelmiş. Ona kiraz getirmiş hem de dalından topladıkları harika kirazlardan. Bana da kocaman bir kâse tazecik, kütür kütür kiraz getirmeyi ihmal etmemiş. Üstelik çok yorgun olduğu halde! İşte evde olmak böyle bir şey. Seni düşünen, seven insanlarla güvende ve mutlu olmak gerçekten çok güzel.

Bir dostunun akşamın ilerleyen saatlerinde seni düşünmesi büyük bir lüks aslında. Buna sahip olamayanlar da var. O nedenle kendimi şanslı ve mutlu hissediyorum. Teşekkürler benim yumuşacık kalpli, insanı sıcacık bir battaniye gibi saran güzel dostum iyi ki varsın iyi ki bu gece Günceme konuk oldun.

Günce Yazarı