Sevgili güncem tam 15 gün aradan sonra yazmaya
başladım sana. Bu iki hafta kötü bir zamandı. Ülkemin başındaki kara bulutları
bir ay öncesinden sanki hissetmiş gibi sana da sıkıntılı ruh halimi
yansıtmıştım. O karabulutlar 15 Temmuzda ülkenin üzerine çöküverdi. Yaktı, yıktı,
çöküntülerini bırakıp havalandı gitti bir yerlere. Hava her an tekrar bulutlanır
diye, ülkem insanı geceleri meydanlarda nöbet tutuyor.
Peki, bundan sonrası nasıl olacak? Sergilenen birlik,
beraberlik görüntüleri ne kadar gerçek? Nöbetler sonsuz mu olacak? Ve daha pek
çok soru… Bunların detayı ile ilgili hiçbir şey yazmak istemedim sana. Temiz,
şirin güncem bunlarla kirlensin istemedim. Sanki yazmazsam o kötü olayların hiç
izi kalmaz gibi geldi bana. Benim
güncemin tarihine düşsün istemedim.
Bunlar kendim için oluşturduğum kalkanlarım sanırım. Her
neyse. Yeniden hayata dönme vaktim geldi. İki haftadır en tepelere fırlayan
tansiyonum ancak inişe geçti. Kendimi motive edip normale dönmeliyim. Yazmaya başlıyorum
yine sana. Umarım ülkem de en kısa süreçte normale dönebilir.
Günce Yazarı