12 Temmuz 2016 Salı

HAYATI PLANLAMAK MI?

Sıcak bir hava var bugün de. Ama hafif rüzgâr ara ara kendini hissettiriyor bizim buralarda. İki gündür kuvvetlice esen rüzgâr sayesinde ısıyı pek yoğun hissetmedik. Öyle böyle derken bakacağız ki yazın da sonu gelmiş. Şurada bir buçuk ay kaldı zaten. Zamanın su gibi akması bazen iyi bazen kötü… Hoş ve güzel şeyler yaşarken zaman ağırlaşsın, çabucak akmasın isteriz. Sıkıcı ve zor anlar yaşarken de hemen geçsin isteriz. Ama onun belli bir hızı var işte, bize bağlı olmayan. Ne yaparsak yapalım, zamanı durdurmak mümkün değil. Akacak ve bizi

bir başlangıçtan, bir sona götürecek. Kural bu.
Ne yazık ki bizlere ebeveynlerimiz tarafından zamanı doğru kullanma işi pek öğretilmiyor. Günümüzde belki biraz daha önemsense de konu toplumumuz için çok yeni. Bizler zamanı planlamak yerine hayatı planlamayı seçiyoruz. Peki, ne kadar doğrudur hayatı planlamak? Hayatı ne kadar planlamaya çalışsak da onun da kendine özgü bir akışı var bence. Tıpkı zaman gibi!
Genelde planlıyımdır, zamanı programlamayı severim ama uzun bir süredir yapamıyorum. Garip bir

vurdumduymazlık ve atalet içindeyim. Hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. Sadece kitap okumak ve zorunlu birkaç iş yapmak hepsi bu kadar. Acaba, çok düzenli yaşamanın, Programlı ve planlı olmanın, birilerine bağlı yaşamanın sonucunda gelişen bir durum mudur? Artık düzensiz ve her şeyden bağımsız olmak mı istiyor zihnim? Bilmiyorum. Anksiyetem var zaten sanırım bir de depresyondayım. Offfff ölmüşüm ama ağlayanım yok.

Günce Yazarı


10 Temmuz 2016 Pazar

DOST SAHİBİ OLMAK

Sevgili güncem sana bu gece güzel bir şeyler yazacağım. Biliyor musun, kendi evinde, düzeninde ve sevdiğin insanlarla beraber olmak gerçekten çok farklı bir duygu! Mutluluk, rahatlık, huzur, düşünülmek ve ferahlamak duygularının tamamını kapsıyor benim için. İnsanın düşünceli ve içten arkadaşlarının olması ise ayrı bir güzellik…

Bugünüm biraz iş güç, biraz alışveriş, biraz yazma çizme ve hal hatır sormayla geçti. Her zaman ki işleyiş yani. Akşam yemeğinden sonra bir film izliyordum ki, 21.30 sularında kapım çaldı. Bir de baktım çok

sevdiğim arkadaşlarımdan birisi kapımda. Benimle aynı binada oturan babasına gelmiş. Ona kiraz getirmiş hem de dalından topladıkları harika kirazlardan. Bana da kocaman bir kâse tazecik, kütür kütür kiraz getirmeyi ihmal etmemiş. Üstelik çok yorgun olduğu halde! İşte evde olmak böyle bir şey. Seni düşünen, seven insanlarla güvende ve mutlu olmak gerçekten çok güzel.

Bir dostunun akşamın ilerleyen saatlerinde seni düşünmesi büyük bir lüks aslında. Buna sahip olamayanlar da var. O nedenle kendimi şanslı ve mutlu hissediyorum. Teşekkürler benim yumuşacık kalpli, insanı sıcacık bir battaniye gibi saran güzel dostum iyi ki varsın iyi ki bu gece Günceme konuk oldun.

Günce Yazarı


8 Temmuz 2016 Cuma

GÖSTERMELİK DEĞİL İÇTEN OLMAK

Sevgili güncem, insanın içinden gelecek neşe ve sevinç ki göstermelik olmasın. Ben bir süredir bu duygulara uzak kaldım. Ne yapsam da arınsam şu sıkıntıdan bilmiyorum? Biraz internette gezindim az önce, her şeyin posası çıkmış vaziyette. Riya, aldatmaca, soygunculuk, göz boyama, zaten çoğunluğu az eğitimli ve öğretimli olan insanları kandırmaca o kadar çok ki. Mutlu insan görmek iyice zorlaşmış. Herkeslerde bir karamsarlık ve panik hali var. Herkes bir şeyler yazıyor ya da sosyal ağalarda paylaşıyor. İster istemez nereye gidiyoruz diye düşünüyor insan ve daralıyor.


Ben artık gün yüzü görecek bir insani yaşam istiyorum. Ülkemin üzerinde oynanan ne oyun varsa bitsin istiyorum. Suçlular cezalarını çeksin, insanlar gerçekten temiz ahlaklı düzgün değerlere inanan insanlar olsun istiyorum. Kimse haksız yere bir başkasının canını yakmasın, kendi yağımızla kavrulup, temiz bir toplum ve ülke olarak yaşayalım istiyorum.

Çalışkan, üretken ve emeğe dayalı kazanarak yaşamak bu kadar mı zor? Paylaşmak, yardımlaşmak, yaşanılır bir ülke ve dünya yaratmak mümkün değil mi? Belki bunların hepsi bir arada olamayabilir ama birazını bile olsa yapmak bence mümkün. Yeter ki bu istek ortak hedef ve amaç haline gelebilsin.


Günce Yazarı

7 Temmuz 2016 Perşembe

BAYRAM DA BİTİYOR

Bayramı geride bırakıyoruz artık. Son gündeyiz. Bizim geleneklerimizde yüz yüze bayramlaşma olamıyorsa telefonlaşarak, mesajlaşarak da kutlama yapma vardır. Hatta benim çocukluğumda ve ilk yetişkinlik yaşlarımda bayram kartı yazıp, gönderme vardı. O kartları önceleri babam hazırlardı, ben büyüyünce görev bana geçmişti. 25 – 30 kart yazdığımı bilirim. Onları almak, yazmak ve göndermek bir işti. 

Kimileri ziyaret edilir, kimileri telefonla aranır, kimilerine de bayram kartı gönderilirdi. Şimdi bol bol mesaj atma ya da arama yapılıyor. Elektronik posta da var tabi. Ama telefonlar, hele de akıllılar bu ihtiyaçları pek güzel görüyor. Sosyal ağalar üzerinden bayramlaşmayı unutuyordum hemen ekleyeyim.  Nereden nereye değil mi? Zamane çocukları bayram kartı nedir, mektup nedir bilmiyorlar. Bu arada merak ettim vallahi, ilkokulda hala mektup nasıl yazılır konusu işleniyor mu diye? Ama pardon ya, bilgisayar ortamında yazılıyor ya mektup tarzı yazılar, o nedenle öğretiliyordur herhalde.

Bayramların en güzel yanlarından biri de yıllardır haberleşmediğin arkadaşlarından, akrabalarından sürpriz bir mesaj ya da arama gelmesi. Tam artık bağımız koptu derken bakıyorsun ki hatırlanmışsın. Benim çok hoşuma gidiyor bu durum. Hatırlanmak güzel şey doğrusu…

Allah’tan dileğim ülkemizin ve insanlarımızın huzur içinde nice güzel bayramlara ulaşması. 9 günlük tatil sonunda herkesin evlerine sağ salim dönmesi. Yolların kana bulanmaması. Acıların da bir son bulması…  Ülkece güzel bayramlarımız olsun
inşallah.


Günce Yazarı