30 Temmuz 2016 Cumartesi

İYİ Kİ VARSIN CANIMIN DİĞER YARISI

30 Temmuz benim karındaşımın doğduğu gün. Cancağızım, dünyadaki en yakın parçam, kardeşim doğum günün kutlu olsun. Allah yüzünü hep güldürsün. Bu yaşın sana güzel bir değişimi hediye etti. Umarım çok güzel gelişir.

Günceciğim sana daha önce yazmıştım, kardeşimin ben istediğim için bu dünyaya teşrif ettiğini. İyi ki istemişim. İnsanın bir kardeşi olması güzel…  Düşünsene fiziksel ve kişilik olarak aynı özelliklere sahip olduğumuz tek şey kardeş. Yani aslında en yakın bağ kardeşle olan bağ. DNA’ lar bile aynı özellikleri taşıyor.

Şimdi onun doğduğu günü hatırlıyorum gerçi ben de küçüktüm ama bu olay beynime kazınmış durumda. Mersin, Ataş Rafinerisinde çalışıyordu babam. Kocaman bir sitede lojmanlarda oturuyorduk. Site içinde hastane de vardı. Annem babamla gece doğum için hastaneye gitmiş. Evde anneannem, teyzem ve kuzenim var. Sabah uyandım, annem yok evde korktum tabi. Anneannem ve teyzem bana kardeşimin doğduğunu ve hastanede olduklarını söylediler. O kadar büyük bir merak ve istekle beklemiştim ki kardeşimi, daha fazla dayanamadım. 

Çok uslu, annesiz hiçbir yere gitmeyen bir çocuk olduğum halde evden fırladım dışarı. Hastaneye gittim. Bizim bloğa yakındı. Dışarıdan bakmaya başladım. Babamın arabasını gördüm ve içine binip oturdum. O sırada hemşirelerden birisi camdan beni görmüş. Her zaman annemle beraber hastaneye giderdik, beni tanıyor ve seviyorlardı. Koşarak yanıma geldi, “kardeşin doğdu sonunda gel sana göstereyim onu” dedi. Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz. Hemen gittim hemşire ablayla hastaneye. Koridorda ilerlerken kapısı aralık olan bir odanın önünden geçiyorduk ki içeride annem ve babamı gördüm. Annem hasta yatağında, babam başucundaydı. Onlar da beni fark edip şaşırmışlar. Bu çocuk tek başına ne arıyor buralarda diye. Ben de bana kızacaklar diye çok korktum. Evden izinsiz çıkmıştım ya.

Neyse hemşire beni camlı bir bölmede, özel yataklarda yatan birkaç bebeğin olduğu yere götürdü. Bir tanesini gösterip “işte senin kardeşin o” dedi. İçim nasıl ısındı o tombiş kardeşe anlatamam. 4 kilo civarında doğmuş. Sonra annemin yanına götürdü beni. Onlara evden nasıl kaçtığımı ve bana kızmamalarını söyleyip, özür diledim. Tabi kızmadılar.

İşte benim canımın diğer yarısıyla ilk karşılaşmam böyle oldu. Kardeşim gelirken bana bir de hediye getirmişti. Evde babam bana kırmızı bir melodika verdi. “Kardeşinin sana hediyesi” dedi. Pek beğendim. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Ama benim güzel kardeşim 2-3 yaşlarına geldiğinde, getirdiği melodikayı balkondan aşağı atarak icabına bakıverdi, bu da ayrı bir konu.

İnsanın bir kardeşinin olması gerçekten çok güzel bir şey!  Allah beni kardeşimin gerisine bırakmasın inşallah.


Günce Yazarı

29 Temmuz 2016 Cuma

TERÖRÜN İZLERİ

Sevgili güncem tam 15 gün aradan sonra yazmaya başladım sana. Bu iki hafta kötü bir zamandı. Ülkemin başındaki kara bulutları bir ay öncesinden sanki hissetmiş gibi sana da sıkıntılı ruh halimi yansıtmıştım. O karabulutlar 15 Temmuzda ülkenin üzerine çöküverdi. Yaktı, yıktı, çöküntülerini bırakıp havalandı gitti bir yerlere. Hava her an tekrar bulutlanır diye, ülkem insanı geceleri meydanlarda nöbet tutuyor

Peki, bundan sonrası nasıl olacak? Sergilenen birlik, beraberlik görüntüleri ne kadar gerçek? Nöbetler sonsuz mu olacak? Ve daha pek çok soru… Bunların detayı ile ilgili hiçbir şey yazmak istemedim sana. Temiz, şirin güncem bunlarla kirlensin istemedim. Sanki yazmazsam o kötü olayların hiç izi kalmaz gibi geldi bana. Benim
güncemin tarihine düşsün istemedim.

Bunlar kendim için oluşturduğum kalkanlarım sanırım. Her neyse. Yeniden hayata dönme vaktim geldi. İki haftadır en tepelere fırlayan tansiyonum ancak inişe geçti. Kendimi motive edip normale dönmeliyim. Yazmaya başlıyorum yine sana. Umarım ülkem de en kısa süreçte normale dönebilir.


Günce Yazarı 

15 Temmuz 2016 Cuma

GÜZEL BİR GÜN KARDEŞİM VE BEN MUTLUYUZ

Ah benim dert ortağı güncem, sana durmadan yazıyorum bir şeyler. Dünden devam eden haberler yine iyi. Kardeşime de çok güzel bir haber gitti. Dün bizim günümüzdü sanki. İkimiz de işle ilgili gelişmeler yaşadık. Bu arada hatırlatayım ikimiz de aslan burcuyuz. Belki yıldızımızın
bize bir sürprizidir bu gelişme.  Kardeşim bir iş değişimi yaşayacak ve bundan çok mutlu. Ben ise internette, yeni işler ve imkânlar üzerine yayın yapan bir sitede tekrar yazı yazmaya başladım. Zaten yazıyordum ama iki aylık bir ara olmuştu. Çünkü yeni yapılanma çalışmaları vardı. Şimdi yeniden başladım. Oraya yazmayı seviyorum. Hiç bilmediğim konular üzerinde araştırmalar yapıyor ve yazı hazırlıyorum. Bilgim ve görgüm artıyor. Araştırmacı yanım mutlu oluyor. Güzel bir
his…

Ben hayatın tek düze değil, inişli ve çıkışlı olduğunu en iyi bilenlerden birisiyim. Bir süre üzülür, daralırsan ardından bir ferahlama gelir. Bu hiç şaşmaz. Zaten kaybetmeden kazanmanın, acıyı yaşamadan zevkin, kıymeti nasıl bilinir ki? Allah her şeyi sıralı yaşatsın. Acılarımızı az,
sevinçlerimizi çok versin. Ne diyeyim?

Bugün Cuma, bizim dini anlamda güzel günümüz. Birazdan dualar edip, şükürlerimi tekrar tekrar Allah’ıma sunacağım. Ve öncelikli duam;  tüm sıkıntılı olanların bir an önce çıkış yollarına kavuşmaları olacak. Hastalıklara şifa, dertlere deva ve ülkeme de dirlik, düzen olacak. Dileğim herkesin mutlu ve huzurlu olması.


Günce Yazarı

14 Temmuz 2016 Perşembe

İYİ HABERLER OLSUN HEP

Sevgili güncem, bugün sana iyi haberlerim var. Birkaç aydır beklediğim bir yanıt vardı. Bir türlü
gelememişti bana. Bugün onu öğrendim ve iyi bir haber almış oldum. Biliyorsun şu aralar biraz karamsar takılıyordum, ataletli ve motivasyonsuzdum. Sanırım artık düzeleceğim. Çünkü yeni bir uğraşıyla meşgul olacağım. Ohhh sevindim doğrusu.
Hayata sıkı tutunmak için en güzel yollardan birinin yeni bir şeylerle uğraşmak olduğuna inanırım. Yenilenmek gibi bir şey bu... Bilmediğin ama öğrenip yapabileceğine inandığın yeni işler insanı canlandırıyor. Hayata yeni başlamış gibi hissediyorsun. Seviyorum bu duyguyu.


Ben biraz el becerileri olan birisiyim. Gerçi bunu geç fark ettim ama olsun. Canım babam bana
“benim oğlum sen olmalıymışsın” derdi. Erkek kardeşim pek istekli değildir bu tarz işlere. Ben babamla çivi çakar, tornavida kullanır, bir şeyleri söküp takmaya çalışırdım. Hele o rahatsızlanmaya ve ellerinde ağrılar olmaya başladığında, “sen bana ne yapacağımı söyle ben yaparım babişkom” derdim. Onun da pek hoşuna gider, “kız sen bana çırak mı oldun?” derdi. Nurlar içinde uyusun. Babamın onaramayacağı hiçbir şey yoktu. İnanılmaz becerikli, aşırı düzenli ve titizdi. Her şeyi öğrenmek ve uygulamak isterdi. Kendisi de mesleki olarak teknik adamdı ama bu özellikleri mesleğinin çok üzerindeydi.  Azıcık da olsa benzemişim ona.  Tam bir buçuk yıl oldu gideli. Onu, uzun uzun yazmak istiyorum ama yüreğim henüz kaldırmıyor bu işi. Anneciğimin hakkında da, kaybından iki yıl sonra yazabilmiştim. Zordur bu duygular çok zor.
Bugün kardeşime de güzel haberler gitsin inşallah. Bana geldi ya ona da gitsin istiyorum. Ne de olsa
anne ve babamın mirası o bana. Biraz kızsam da pek severim kendisini. Allah güzellikler versin hepimize.

Günce Yazarı