Yine uzak
kaldık güncem epey zamandır. Sonbahar hüzünlü geçiyor dedim ya, onun etkisi
beni biraz sarstı galiba. Hafiften dengem bozuldu, hevesim kaçtı, hiçbir şey
istemez oldu canım.” Kış geliyor” sıkıntısı çöktü üzerime. Ben yaz ve baharı severim, ne yapayım?
Neyse aşmaya
çalışırken bu durumları, kendime yeni bir meşguliyet buldum. Hep yapmayı çok
isteyip, hayaller kurup başlayamadığım bir şeye başladım. Vallahi çok ani oldu
başlamam. İnsan, gerçekten ister ve adanmış bir karar verirse, bir anda
harekete geçebilir. Buna inanırım ve bir kez daha kendimde deneyimledim bu
durumu.
10 gün önce
bir Pazar günü aynı binada, aynı katta oturduğum ve 20 yıldır tanıdığım, manevi
kardeşim dediğim Ali’ciğimle, biraz dışarı çıktık. Sonra şöyle tatil günüdür,
yapılır böyle hovardalık deyip bizim oralardaki fast food mekânlardan birine
oturup, afiyetle yedik. Aman canım 40 yılın başı
olsun o kadarcık da değil mi?
Hava mis
gibi… İnsanlar etrafta dolaşıyor. Cıvıl cıvıl bir Pazar günü… Biz de yedikten sonra
başladık sohbete. O konu, bu konu derken Ali, “Yeter artık, başla şu romanını
yazmaya…” dedi. Olur mu, olmaz mı? Çok araştıracağım, hep düşüneceğim,
becerebilecek miyim derken, ben ani kararla tamam dedim ve o gece başladım
yazmaya. Ali bana ilhamlar da verdi. Bir yaşanmış hikâye anlattı. Ve benim
romanın temeli, Bursa - Özlüce Burger King de atıldı.
Şimdi
yazıyorum harıl harıl… Bakalım ne zaman bitecek, ne zaman yayınlanacak?
Hayırlısı olsun, rast gelsin inşallah. Yani bu nedenle sana yazmaya vakit kalmıyor
Günceciğim. Yazılar romana gidiyor. Kusuruma bakma tamam mı? Fırsat buldukça
sana da yazacağım. Şimdilik bu kadar, hoşça kal.
Günce Yazarı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder