8 Mart 2022 Salı

8 Mart Dünya Kadınlar Günü

  

   Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Uzun yıllar önce bir fabrikada çıkan yangında, haklarını almak için savaşan 120 kadının kapalı kalarak ölmesinin anısına adanmış bir gün. Günümüzde kadın haklarının savunulduğu, kadınların yere göğe sığındırılamadığı bir gün olarak kutlanıyor. Sembolik günlerin kutlanmasını doğru bulmayanlardan değilim. Yılda bir kez de olsa bu özel günlerin anlamına vurgu yapmak çok önemli. Ben 8 Mart tarihinin, emekçi kadınlar günü olarak anılmasını doğru bulmuyorum. Çünkü kadınlar çocukluklarından itibaren hayatlarının her alanında emek veren üretkenlerdir. Tıpkı erkekler gibi.

   Bence 8 Mart, Dünya Kadınlar Günü olarak anılmalı. Sadece profesyonel anlamda çalışan kadınlar

emekçi değildir. Evinin her türlü işini yapan, çocuk yetiştiren, eş olan, alışverişe çıkan, yokluk içinde bile çocuğunu doyurmak için büyük özveride bulunan kadınlar da emekçidir. Kısacası kadın hayatının her döneminde çalışmak ve emek vermek zorundadır. Emekliye ayrılan evli erkekler ev işi yapmak zorunda olmasa da kadının ev işlerinden emekli olması gibi bir durum söz konusu değildir.

   Benim bugün altını çizmek istediğim tek şey, kadına uygulanan şiddet ve vahşet. Ülkemizde son yıllarda kadına uygulanan şiddete, kadın ölümlerine, koca vahşetlerine, kadını kendine köle etmeyi hak sayan erkeklere dikkat çekmek istiyorum. Kadınlar erkeklerin hükmedeceği,

amaçları doğrultusunda kullanabilecekleri varlıklar değil.

    Erkek çocuk annesi olan kadınlara önemli bir görev düşüyor. Çocuklarını vicdanlı, kadına ve topluma saygılı, hak yemeyen, her türlü şiddete karşı duran, kadın - erkek eşitliğine inanan bireyler olarak yetiştirmeliler. Aksi halde sorunlu ve saygısız yetişkinler olmalarına fırsat tanırlar.  

Günce Yazarı

5 Mart 2022 Cumartesi

Maskeler Fora

  

Gözümüz aydın. Covid bulaşma riskini en aza indirgeyen maske takma zorunluluğu kalktı artık. Zaten bir süredir “maske de neymiş, bana bir şey olmaz” diyen cengâver insanlarımız maske takmıyorlardı. Bu arada aşı karşıtlarını da unutamayalım. “Beni aşı olmaya ikna edeceklerine, aşılı olanları izole etsinler” diyen kişilerle bile karşılaştım. HES kodu işi de bitmiş. Buna üzüldüm işte. Daha 8 ay boyunca geçerli olan bir HES kodum vardı, çok yazık oldu doğrusu. “Güleriz ağlanacak halimize” durumundayız. Okuldan mezun olan gençlerin keplerini attıkları gibi hep birlikte maskelerimizi fırlatıp, Covid19 ve varyantlarından kurtulmamızı kutluyoruz. Bu işi de başarıyla bitirdik çünkü.  

   Maske takmak sadece bizi değil, karşı tarafı da koruyan bir önlem. Japonya başta olmak üzere birçok

Uzak Doğu ülkesinde insanlar, pandemiden önce de grip ve nezleye karşı önlem amaçlı maske takıyordu. Çünkü onlar içsel ve zihinsel gelişim açısından oldukça bilinçli. Hem kendilerini hem karşılarında ki insanları korumayı önceliyorlar. Başkalarına zarar vermek istemiyorlar. Gerçi onların da yeni kuşakları batının etkisiyle yozlaşmış durumda ama geleneksel öğretiden gelenler, insan haklarına saygılı olmaya devam ediyor.

   Pandemi üçüncü yılının içinde ve devam ediyor. Dünyada olduğu gibi ülkemizde her gün yüzlerce insan Covid nedeniyle hayatını kaybediyor. Resmi rakamlar bile ciddi boyutlarda. Bazı uzmanlar bu sayılardan çok daha fazla ölüm yaşandığını söylüyor. Böyle bir dönemde önlem almamak ve hastalık yokmuş gibi davranmak çok korkutucu bir durum. Aşılama ve test sayısının düştüğünü de göz önünde bulundurursak, kendi başımızın çaresine bakmak zorunda olduğumuzu anlarız.

   Ben, Covid19 ve varyantları olumlu yönde mutasyona uğrayana kadar maske takmaya, fiziksel mesafemi korumaya devam edeceğim. Aşılarımı yaptırdım ama %100 koruma sağlayan bir aşı geliştirilene kadar maske, mesafe ve hijyen önlemlerini asla hayatımdan çıkarmayacağım. Akıl, mantık ve bilimsel veri üçlüsünü hayatımın düsturu yapmaya devam edeceğim.   

 Günce Yazarı

3 Mart 2022 Perşembe

TV Dizileri Psikopat Karakterlerle Doldu

   Dr. Gülseren Buğdaycıoğlu’nun kitaplarından uyarlanan TV dizileri ile başlayan ruh hastası

Mahkum 
karakterler furyası, tüm kanalların dizilerine sıçradı. Fox TV’nin Mahkûm ve yeni başlayan Son Nefesime Kadar dizilerinde, Show TV’nin Oğlum ve Baba dizilerinde birer psikopat ya da sosyopat karakter yer alıyor. Ruh hastası karakterlerle dolu malum dizilerden sonra çıta biraz daha yükseldi, psikopat ve sosyopat karakterler boy göstermeye başladı. “İzleniyor o halde daha kallavisini yapalım” mantığıyla yola çıkan yapımcılar ve televizyon kanalları, izleyici profillerini hiç düşünmeden hareket ediyor gibi. Mafya, ağa ve entrika dizilerinin ardından şimdi gündemde psikopatların verdiği zararlar var. Ne güzel değil mi?

   Toplumun önemli bir kesiminin tek eğlencesi televizyondaki dizileri yetişkinler kadar çocuklar ve ergenler de izliyor. Zaten pek çok nedenle kötü olan genel ruh halimiz, bu tip dizilerle biraz daha kötüleşiyor. Şiddet eğilimli çocuklara, gençlere ve yetişkinlere yeni ufuklar açıyor, yeni hedefler gösteriyor. Bu içeriklere sahip diziler,” hayatın gerçeği bu” düşüncesini savunuyor olabilir ama bana göre tamamen izlenme oranlarını artırmak için yapılıyor. Çünkü reyting oranı düşük olanlar hemen yayından kaldırılıyor. Ben bu zihniyeti hiç doğru bulmuyor ve kınıyorum.

     Bütün bu olumsuz özellikler dizilerin ve filmlerin içerisinde yer alabilir ama etkileme oranları en aza

indirilerek verilmesi çok daha doğru bir yaklaşım olur. Dizi ve film konusunda oldukça seçici bir izleyici olduğum için az sayıda yapımı izleyebiliyorum. Bu aralar internet ortamından seçerek izlemeyi televizyona tercih ediyorum ne yazık ki. Televizyon dizileri arasında beğenerek izlediğim iki yapım var. Yargı ve Aziz! Bu dizliler diğer saydıklarıma oranla çok daha masum kalıyor çünkü.  

Günce Yazarı

Yargı

1 Mart 2022 Salı

Bugün 1 Mart: Baharın İlk Günü

  

Hava soğuk olmaya devam etse de bugün 1 Mart 2022 yani baharın ilk günü. Bahar mevsimi; yenilenme, tazelenme ve enerjik olma dönemi olarak bilinir. Çoğumuz ilkbahar mevsimi başladığında yeni hedefler belirleriz. Baharla birlikte kendimizi daha kararlı ve eyleme geçmeye hazır hissederiz. Doğanın üzerimizdeki etkisi inkâr edilemeyecek kadar belirgindir. Özellikle nisan ve mayıs ayı geldiğinde, havalar iyice ısınmaya ve güneş kendini göstermeye başladığında içimiz kıpır kıpır olur. Olumsuz dış etkenler olsa bile doğayla uyumlu olarak biz de canlanırız.

  İnsan öyle mükemmel yaratılmış bir varlık ki, muhteşem uyumlu yapısına şaşırmamak elde değil. Tüm güçlüklerin ortasında bile kendisini korumayı bilir. Dünyada savaşlar yaşanırken, ülkemizde ekonomik açmazlar varken ve ailemizde birçok sorun yaşanırken bile kendimizi savunmak, korumak için elimizden geleni yaparız. Üstelik bunları istemsizce yaparız. Beynimiz bize zarar veren anılarımızı siler ve unutmamızı sağlar. Karnımız acıktığında yiyecek bir şeyler bulmak için harekete geçeriz. En zor günlerde ortama uyum sağlamayı başarabiliriz. Yapamayacağım dediğimiz işlerin üstesinden geliriz. Çünkü biz, her durumda ayakta kalma ve hayatını sürdürme içgüdüsüyle yaratılmış canlılarız.

 

Şundan eminim ki benim gibi sizin de etrafınızda birçok olumsuz olay yaşanıyor. Umudunuz zedeleniyor, azminiz azalıyor ve hayal kırıklığı yaşıyorsunuz. Ama unutmayın bugün baharın ilk günü. Tazelenmenin, umutları yeniden yeşertmenin ve harekete geçmenin tam zamanı… Kendimizi şöyle bir silkeleyip, toparlanmanın, yeni hedefler koyup eyleme geçmenin vakti gelmedi mi? Hayat, eylemlerimizle vardır. Oturduğumuz yerden hiçbir şeye sahip olamayız ve hayatı kaçırırız. Hepimizin daha iyi bir yaşam için yapabileceği pek çok şey var. Yeter ki yapmak isteyelim. O güç içimizde mevcut!  

Günce Yazarı