Sevgili güncem kaç gündür boşladım seni. Türlü nedenlerle
yazamadım iki satır sana. Neden yazmıyorsun? Diye sual edersen, bahane çok. Ama
asıl olan, düzenimin ve dengemin bozulmuş olması. Nasıl bir iştir şu düzene
alışma işi? Başta zorlanırsın belki ama çabuk ayak uydurursun yenisine. İnsanoğlu
her şeye alışır, kolay ve güzel olana daha çabuk, zor olana da zamanla alışır.
İşte şimdi evimden uzaklarda başka bir düzende yaşadığım
için azıcık şaştı dengem. Ben alışmışım özgür ve başına buyruk, pürü pak
düzenime. Şimdi daha farklı bir konumdayım o nedenle ayarlayamadım işlerimi. Ancak
fırsat geçti elime de çiziktireyim dedim iki satır.
Benim moralim çabuk bozulur. Ama istersem kendim tamir
ederim onu. Bilirim tamirat yollarını. Fakat istemem lazım. Bugün de moralim
bozuk ve tamirat istiyor. Yalnız işin kötü yanı tamir edecek gücüm de isteğim
de yok. Biraz parçalı bulutluyum bugün. Güzel bir duygu değil. Çökerten, uzaklaştıran, daraltan bir duygu… Biraz
belirsizlik olunca hayatımda, endişe kapıyı çalınca, geçmişin can yakan
zorlukları kendini hatırlatınca kapılırım bu duyguya. Ama bilirim ki korkunun
ecele faydası yok. Ne olacaksa göreceğim, yaşayacağım. Bundan kaçış yok.
Bazen yaşam acımasız davranır. Sınavlar çok kazık sorularla
dolu olur. Çöz çözebilirsen. İşte o zaman derim ki, aklım ve yüreğim yeterli
olanı yaptığıma eminse gerisi boştur. Herkes her şeyi bilemez ve yapamaz. Neysen
o kadarsın. Dahası yok.
Zorlamanın âlemi de yok. Olan sana olur boşuna
kanatırsın oranı buranı. Hayatındaki herkesin belli bir değeri vardır. Olduğundan
fazla büyütmeye gerek yok. Fazla merhamete, acımaya, fedakârlığa da gerek yok. Sadece
yeteri kadar verici olduğuna emin olmak gerek. Vicdanın ve aklın,“sen yapman
gerekeni yaptın” diyor, için rahat
ediyorsa, dönüp yoluna devam etmek gerek.
Günce Yazarı