Güncem ne yazsam sana ne karalasam bilemedim. Bu aralar tek
düze yaşam içinde seyrediyorum. Biraz sıkıldım da aslında, ama şu an için
böyle. Az biraz sağlık vaziyetlerim bozulmuş,
tansiyonum tavan yapmış bir türlü inemedi tabana. Alıyorum ilaçları yeni
oranlarıyla ama benim ki biraz da sinirsel olduğu için öyle hemen düzene
giremiyormuş. Amannn ne yapalım? Bunlar da geçer diyelim.
Geçmeyenler yürekte
açılan hasarlar. İnsanların dilleriyle saçtıkları zehirler. Kötü niyetleriyle
gerçekleştirdikleri işler. İşte bunlar ağar hasarlı deprem gibidir. Ne kadar
affetseniz bile sızısı kalır derinlerde bir yerde.
Bence yediğine, içtiğine ve söylediğine hep dikkat etmek
şart! Bedeni sağlıklı yiyeceklerle beslerken dilimizi de biraz terbiye etmek
gerektiğine inandım hep. Benimde dilime hâkim olamadığım zamanlarım oldu ama
bundan zarar gördüm sadece, fayda değil. Ağızdan çıkanı geri alamıyorsun. Akıllı
insanlar az konuşup çok dinlemeyi bilenlerdir. İşte günün kıssadan hissesi;
Diyojen’e bir adamın ne kadar akıllı olduğunun nasıl
anlaşıldığını sordular. Yanıtı kısa oldu;
“Konuşmasından” dedi.
Bir soru daha sordular “Peki adam ya hiç konuşmazsa”
Diyojen’in yanıtı bu kez şöyle oldu:
“ O kadar akıllı olanı henüz yok dünyada.”
Günce Yazarı