Öğrenmek dediğin iş doğumdan ölene kadar sürüyor. Öğrendiğin
her yeni şey ne kadar az bildiğini gösteriyor. Anneciğimin lafı gibi, “bunu da
gördüm ya bir yaşıma daha girdim” derdi.
Ben de bugün vakitsiz bir yaş daha
aldım. Çünkü kendimle ilgili bir gerçeği iyice anladım. Ne kadar çok biriktiren
insan olduğumun farkına vardım. Kardeşim, anı biriktir, biraz paracık biriktir,
mümkünse eğer dost biriktir ama bu kadar eşyayı ne demeye biriktiriyorsun? Hesapta
da fazlalıkları hep veriyorum.
Elimi nereye atsam bir gün lazım olur diye
tuttuğum birkaç parça şey çıkıyor. Hafiften kilo aldığım için içine giremediğim,
kalitesi olan ama üzerime olamayan giysilerim dolaplarda boy gösteriyor. Ah başka daha kim bilir neler var gözden uzak yerlerde
duran, benimse hatırlamadığım?
Vallahi ödüm koptu,” yaşlandıkça evimi çöp eve çevirir miyim?”
diye… Ne bileyim hiç araştırmadım bu
özellik nasıl oluşurmuş, tam bilmiyorum. Kulağıma çalınan bilgiler var ama
yeterli değil, hemen araştıracağım
konuyu.
Keşke bizde de garaj satışları olsa da fazlalıkları satsak. |
Amerika’da yaygınlaşan bir tarz varmış. Geçen gün benim evde birlikte yemek yerken arkadaşım
söyledi; 100 eşya ile yaşamak. Her birey için evde 100 adet eşya ile yaşıyor
insanlar. Ah canım arkadaşım bendeki eşya fazlalığını gördüğünden anlatmış bunu bana demek.
Az eşya ile yaşamak; çok akıllıca bir iş. Biz ne yapıyoruz? Eşyalarımıza hizmet ederek, onları temiz pak
tutup ya lazım olursa diye onlara bekçilik ediyoruz. Kullanmadığım tabak, çanak,
çömlek bir dolu maşallah.
Ben bugün öğrendim ki, azıcık silkinmek, hafiflemek,
eksilmek durumundayım. Ama kişiliğimden değil, sadece fazla eşyalarımdan.
Günce Yazarı