Günler ardı ardına geçerken ömrümüzün
sonuna doğru yol aldığımız gerçeğini bir kez daha duyumsadım bugün. Hep bir
koşturmanın içinde yaşamak aslında hayatı yaşayamamak demekmiş. Zorunluluklar, sorumluluklar, hayatı devam ettirme
mecburiyeti, insanları robot gibi yaşamaya yönlendiriyor. Neyin derdindeyiz ki
böyle? Gün içinde yiyeceğimiz yemek miktarı aynı, daha çok kazanacağım desek,
ne yazık ki doğru yollardan onu da sağlama olanağı aynı, hep ortalıkta olayım
beni unutmasınlar dersek, unutmak isteyeceklerin kıstasları da hep aynı.
Hayatı yaşamayı unutmamam gerektiğini
anladım bugün. Kimseye şirin görünme derdinde olmamam gerektiğini, gerçek dost sayısının çok ama çok az
olduğunu, birilerinin keyfini eylersem, ekmeklerine yağ sürersem çok arkadaşım
olacağını bir kez daha anladım. Sanki bilmiyormuşum gibi… Sen iyiysen başkaları
da iyi! O nedenle iyilikleri belli insanlar için değil de hiçbir şey istemeyen,
tanımadıklarım için yapmam gerektiğini anladım. Yani yeniden anladım.
Huyum kurusun, yapabilir miyim
bilmiyorum? Ama bundan sonra kendim için yaşamak, karşılıksız vermek ve iyilikyapmak istiyorum. Benden hep bir şeyler bekleyenlere değil, beklemeyenlere
dokunmak istiyorum. Hiç tanımadığım
kişilere yardım etmek istiyorum. Çevremde öbeklenmiş gereksiz insan ve
eşyalardan kurtulmak ve sade bir hayat yaşamak istiyorum. Bugün, bana bunun ne
denli önemli bir karar olduğunu gösterdi çünkü. Darası anlamak isteyenlerin
başına!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder