Tarık Akan; güzel
yüzlü, güzel bakışlı, yakışıklı uzun adam olarak başlayan sanat yaşamını, hayata veda edene kadar iki farklı düzeyde devam ettirdi. Yakışıklı, bebek
yüzlü, kızların yüreğini hoplatan genç oyuncu olarak başlayıp, sosyal içerikli
filmler ve dizilerle devam eden sanatçı, kimliğine sosyal adalet, hak ve düzen
için yaptığı çalışmaları da ekledi. Aydın görüş, Atatürkçü duruş, haksızlığa ve
adaletsizliğe karşı durma onun özünü oluşturdu. Makine mühendisi ve gazetecilik
vasıflarına da sahip aydın bir sanatçıydı. Seveni hep çok oldu.
Kumpas mağdurları Silivri’de zor süreçlerle savaşırken o da
kapıda nöbet tuttu. Hakları yenenlerin sözcüsü, savunucusu oldu. Bugün onu
sanatçı olarak görmemeye kalkışan yobazların içine sindiremedikleri diğer
değerlerden biri oldu. Tıpkı Yaşar Nuri
Öztürk gibi.
İsminin anlamını yazacağım şimdi. Karakterini isminden almış
bir güzel insandı o. Tarık; Sabah yıldızı, Zühre, Venüs, yol demek. Kur’an-ı
Kerim’in 86.Suresi’nin adıdır aynı zamanda.
Şimdi de Tarık
isminin karakteristik özelliklerine bakalım; en belirgin özellikleri duygusallık. Sezgileri güçlü, hayatlarının temeli sevgi. Kimseden nefret
etmezler. Sevmedikleri ve insanlığa yararlı olamayacakları işlerde çalışmak
istemezler. Karşı cinste aradıkları özellikler ise "sonsuz aşk ve
sadakat". Seven ve sevilen insanlar.
Hedefleri, amaçları olan eğitimli, donanımlı bir insan ve
ünlü bir sanatçı olarak bu dünyadaki görevini tamamladı Tarık Akan (Tarık
Tahsin Üregül). Zor bir hastalık, kurtuluşu olmayan bir hastalık 66 yaşında
ebedi yerine göçmesine vesile oldu. Yerinde dinlensin, nurlar içinde, huzur
içinde olsun.
Ben de çok sevdim ve takdir ettim onu. Gerçek bir sanatçı
olarak değer verdim. Kaybından dolayı çok ama çok üzgünüm. Allah rahmet
eylesin. Mekânını cennet etsin.
Şadan HERGÜNER