16 Ekim 2016 Pazar

GÜZEL BİR HAFTA SONU YAŞADIM

Bir hafta daha bitti. Hayat akıp gidiyor ellerimizden. Keyfini çıkarmak, değerini bilmek gerekiyor.
Ben bu hafta sonunu dolu dolu ve güzel geçirdim. Faydalı işler yaptım. İkinci büyük iyiliğimi yapmaya başladım. Bu uzun süreli bir iyilik olacak. Çok mutluyum çünkü kardeşim gibi sevdiğim bir dostum için bir şeyler yapmaya çalışacağım.

Dün sevgi Ali ve yan komşum Özge ile bir arada olduk. Yürüyüş yaptık. Farkındalığımızı artıran sohbetler yaptık. Güzel bir gün oldu.

Bugün yakın bir arkadaşım ve dostum beni ziyarete geldi. Onunla bir saate yakın yürüyüş yaptık. Sonra bulvardaki bir kahve mekânında kahvelerimizi içip, keyifli sohbetler yaptık. Birkaç aydır görüşememiştik. Bu da iyi geldi bana.

Sonra Ali ile pazara gittik, taze sebzeler, meyveler ve de balık aldık. Palamut için aş eriyordum günlerdik. Aldık iki tane geldik. Ali’de, onları fırında bir güzel pişirdik. Bol soğanlı, sivri biber ve domatesli harika bir balık yemeği yaptık. Marul, roka, maydanoz, domates karışımı bir de salata hazırladı Ali. Üstüne de leziz bir sos yaptı... Sonra da oturup, abla kardeş afiyetle yedik balık ve salatamızı. 

Sevgili güncem biliyorsun Ali benim manevi kardeşim. Bugün
                                                      ablasına jestler yaptı.

Pazardan turşuluk salatalıklar ve sivri biberler almıştık. Becerikli kardeşim benim, cam kavanozlara turşumuzu da kurdu. Bu arada tabi internetten nasıl yapıldığını ve malzemelerini öğrendik ve o işimizi de hallettik. Güzel olursa yenilerini yapmaya karar verdik. Haaa bu arada ben de evde elma sirkesi yapacağım. Malzemelerim hazır.

İşte böyle verimli, hoş ve keyifli geçti hafta sonum. Darası yeni haftanın başına… Yürüyüşlerim de başlamış oldu böylelikle. İnşallah kesintisiz devamını getireceğim bu kez.


Günce Yazarı

14 Ekim 2016 Cuma

YENİ BİR BAŞLANGIÇ, İŞ BAŞA DÜŞTÜ!

Yine uzak kaldık güncem epey zamandır. Sonbahar hüzünlü geçiyor dedim ya, onun etkisi beni biraz sarstı galiba. Hafiften dengem bozuldu, hevesim kaçtı, hiçbir şey istemez oldu canım.” Kış geliyor” sıkıntısı çöktü üzerime.  Ben yaz ve baharı severim, ne yapayım?

Neyse aşmaya çalışırken bu durumları, kendime yeni bir meşguliyet buldum. Hep yapmayı çok isteyip, hayaller kurup başlayamadığım bir şeye başladım. Vallahi çok ani oldu başlamam. İnsan, gerçekten ister ve adanmış bir karar verirse, bir anda harekete geçebilir. Buna inanırım ve bir kez daha kendimde deneyimledim bu durumu.

10 gün önce bir Pazar günü aynı binada, aynı katta oturduğum ve 20 yıldır tanıdığım, manevi kardeşim dediğim Ali’ciğimle, biraz dışarı çıktık. Sonra şöyle tatil günüdür, yapılır böyle hovardalık deyip bizim oralardaki fast food mekânlardan birine oturup, afiyetle yedik. Aman canım 40 yılın başı
olsun o kadarcık da değil mi?

Hava mis gibi… İnsanlar etrafta dolaşıyor. Cıvıl cıvıl bir Pazar günü… Biz de yedikten sonra başladık sohbete. O konu, bu konu derken Ali, “Yeter artık, başla şu romanını yazmaya…” dedi. Olur mu, olmaz mı? Çok araştıracağım, hep düşüneceğim, becerebilecek miyim derken, ben ani kararla tamam dedim ve o gece başladım yazmaya. Ali bana ilhamlar da verdi. Bir yaşanmış hikâye anlattı. Ve benim romanın temeli, Bursa - Özlüce Burger King de atıldı.


Şimdi yazıyorum harıl harıl… Bakalım ne zaman bitecek, ne zaman yayınlanacak? Hayırlısı olsun, rast gelsin inşallah. Yani bu nedenle sana yazmaya vakit kalmıyor Günceciğim. Yazılar romana gidiyor. Kusuruma bakma tamam mı? Fırsat buldukça sana da yazacağım. Şimdilik bu kadar, hoşça kal.

Günce Yazarı

25 Eylül 2016 Pazar

SONBAHAR HÜZÜNLÜ GEÇİYOR

Sonbahar kışa hazırlıyor
Sevgili güncem, seni çok boşladığımı biliyorum. Umarım bana kızmıyorsundur. Senden ayrı kaldığım günlerde çok yoğunluk yaşadım. İşler, özel yaşam, sosyal yaşam pek bir hareketliydi. Güzel ve keyifli anların yanı sıra üzücü olaylar da yaşadım. İki yakın dostum, kardeşim babalarını kaybetti. Onlarla üzüldüm, destek olmaya çalıştım. Yaşam bu. Hem sevinç hem hüzün bir arada…

Sonbahar hüzün mevsimi
Bayram geçti, kardeşim gitti, anılar kaldı geriye. Bu aralar pek tadım tuzum yok doğrusu. Havalar da soğudu. Bugün biraz açar gibi oldu ama sonbahar işte bizi kışa hazırlıyor. Yine kapalı mekânlarda olacağız çoğunlukla. Artık komşu arkadaşlarımla bahçemizde kamelyada yaptığımız çay – kahve ve havuz keyifleri geride kaldı. Ne yapalım? Her mevsimin kendine özgü güzelliği var. Ama yaz biterken her yıl bir hüzün kaplar içimi. Çünkü yazı kıştan daha fazla severim. Ne de olsa bir yaz çocuğuyum ben.

Bugün evde fazlalıkları ortadan yok etme işlerine başladım. Daha önce yazmıştım sana, çok biriktirmişim diye hatırlarsan. İşte operasyona geçtim bugün. İki torba giyecek topladım. Daha da var, yarın artık halledeceğim. Sonra da ev eşyalarına geçeceğim. Çok az kullandığım şeyleri bir yerlere vereceğim inşallah. Şu 100 eşya ile yaşama akımına hafiften de olsa ayak uydurma isteğindeyim. Bakalım ne kadar başarılı olacağım?
Fazla eşyalardan kurtulmak

Bu gecelik yazacaklarım bunlar. Yarın yeni bir şeyler gelişirse yazarım sana. Saat geç oldu vallahi. Zaten dün gece sabahladım yine şimdi uykuya gitme vakti. Biraz okuyup sonra uyurum. Yarın çok işim var çok.


Günce Yazarı

17 Eylül 2016 Cumartesi

BİR YILDIZ (SABAH YILDIZI) KAYDI YAŞAMDAN



Tarık Akan; güzel yüzlü, güzel bakışlı, yakışıklı uzun adam olarak başlayan sanat yaşamını, hayata veda edene kadar iki farklı düzeyde devam ettirdi. Yakışıklı, bebek yüzlü, kızların yüreğini hoplatan genç oyuncu olarak başlayıp, sosyal içerikli filmler ve dizilerle devam eden sanatçı, kimliğine sosyal adalet, hak ve düzen için yaptığı çalışmaları da ekledi. Aydın görüş, Atatürkçü duruş, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı durma onun özünü oluşturdu. Makine mühendisi ve gazetecilik vasıflarına da sahip aydın bir sanatçıydı. Seveni hep çok oldu.

Kumpas mağdurları Silivri’de zor süreçlerle savaşırken o da kapıda nöbet tuttu. Hakları yenenlerin sözcüsü, savunucusu oldu. Bugün onu sanatçı olarak görmemeye kalkışan yobazların içine sindiremedikleri diğer değerlerden biri oldu. Tıpkı Yaşar Nuri Öztürk gibi.

İsminin anlamını yazacağım şimdi. Karakterini isminden almış bir güzel insandı o. Tarık; Sabah yıldızı, Zühre, Venüs, yol demek. Kur’an-ı Kerim’in 86.Suresi’nin adıdır aynı zamanda.
Şimdi de Tarık isminin karakteristik özelliklerine bakalım; en belirgin özellikleri duygusallık. Sezgileri güçlü, hayatlarının temeli sevgi. Kimseden nefret etmezler. Sevmedikleri ve insanlığa yararlı olamayacakları işlerde çalışmak istemezler. Karşı cinste aradıkları özellikler ise "sonsuz aşk ve sadakat". Seven ve sevilen insanlar.

Hedefleri, amaçları olan eğitimli, donanımlı bir insan ve ünlü bir sanatçı olarak bu dünyadaki görevini tamamladı Tarık Akan (Tarık Tahsin Üregül). Zor bir hastalık, kurtuluşu olmayan bir hastalık 66 yaşında ebedi yerine göçmesine vesile oldu. Yerinde dinlensin, nurlar içinde, huzur içinde olsun.

Ben de çok sevdim ve takdir ettim onu. Gerçek bir sanatçı olarak değer verdim. Kaybından dolayı çok ama çok üzgünüm. Allah rahmet eylesin. Mekânını cennet etsin.

Şadan HERGÜNER



12 Eylül 2016 Pazartesi

KARDEŞİM VE BAYRAM BERABER GELDİ BANA

Sevgili güncem kaç gündür seninle bir hasbıhal edemedik. Koşuşturmalı bir 10 gün geçirdim. İş, güç, alışveriş ve arkadaşlarla çay, kahve keyifleri derken günler hızla akıp geçti bile anlayamadan… Şimdi de bir bayrama daha giriyoruz. Tüm dileğim; milletim, ülkem için güzel süreçlerin başlayacağı bir dönemin habercisi olsun bu bayram. İçine düştüğümüz sıkıntı ve korkulardan, savaş beklentilerinden kurtarsın Allah’ımız bizi.

Geçen bayram olduğu gibi bunu da kardeşimle birlikte benim evimde geçireceğiz. Kardeşimin gelmesiyle bayramım başladı zaten benim. Anne ve babamız ebedi yerlerine gittikten sonra biz ailevi geleneklerimizi sürdürüyoruz. Annesiz babasız bayramlar ne kadar neşeli olursa o kadar neşeleniyoruz işte.

Hayat bazen kolay bazen zordur. Acılar ve zevkler dönüşümlü olarak hayatımızı farklılaştırır. Bu bir döngü. Yaşamın sonuna kadar sürer. Acılarımızın az güzel anlarımızın daha fazla olduğu günlerimiz  çok olur inşallah. Ülkeme huzur ve gerçek bir dirlik, düzen diliyorum. Çocukluğumda yaşadığım eski bayramların sevincini bugünün çocuklarının da yaşamasını istiyorum.

 Çocuklara mendillerin içinde bayram harçlıkları verilen, lunaparklara eğlenmeye gidilen, geniş aile sofralarında yemekler yenen bir çocukluk geçirdim ben. Ne güzel günlerdi. Keşke yine yaşanabilse. Bayramda tatile gitmek yerine ailenin büyüklerine ziyarete gidilen bayramlar olsa. Keşke…

Günce Yazarı