30 Ağustos 2016 Salı

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI’NDA İLK İYİLİĞİMİ YAPTIM

30 Ağustos Zafer Bayramı, Atamızın bize verdiği en değerli bayramlarımızdan biridir. Yüce Atamız ve silah arkadaşları, bir avuç yüreği mangal gibi cesur Türk milleti, bize vatanımızı hediye etti. Mekânları cennet olsun. Bu yüce gönüllü insanların ruhu şad olsun. Biz onların torunları olarak ülkemize sahip çıkmaya, Atamızın değerlerine bağlı kalmaya devam edeceğiz. Bayramımız KUTLU OLSUN.

Bu anlamlı günde iyilik zincirine ilk katkımı yaptım bende. Çok sevdiğim bir dostumun (20 yıldır kopmayan güçlü bir bağ ile bağlıyız birbirimize) tek başına halledemeyeceği bir işi için çalıştım ve onun için gerçekten büyük değer taşıyan bir iyilik yaptım. O da bunun karşılığında iyiliklerini yapmaya başladı bile. Yani benim iyilik zincirim 30 Ağustos Zafer bayramında başladı. Zaferle davamı gelsin inşallah. Ülkemiz ve dünyamızın daha yaşanılır ve anlamlı bir yer olması için, hepimizin hayrına iyiliklerimizi yapmalı ve başkalarına da bunu yaymalıyız.



Ben bugün mutluyum. Kendimi bir kuş gibi özgür ve hafif hissediyorum. Milli ve manevi duygularım dorukta. Şimdi meraktayım tabi… Bakalım ikinci iyiliğimi kime yapacağım. Bunun için en uygun kişiyi Allah karşıma çıkaracaktır. Bundan eminim. Ülkem için dirlik, düzen ve gerçek anlamda beraberlik diliyorum. Tıpkı 29 Ekimler, 23 Nisanlar ve 30 Ağustoslar ruhuyla gerçekleşecek birlik ve beraberlikler…


Günce Yazarı

26 Ağustos 2016 Cuma

KAÇAKTIM İYİLİK ZİNCİRİYLE GERİ DÖNDÜM

Sevgili güncem kaç gündür hiçbir şey yazmadım sana. Vallahi hazırlanacak çok yazım vardı. Tabi onlar iş olunca öncelik kazanıyor. Sana yazmak sonraya kaldı. Kusura bakma artık. Sana içimi dökmeyi de pek özlemişim doğrusu.

Bu akşam bir film izledim. Çok etkilendim. Sonu beni üzdü ama içerik olarak gerçekten etkileyiciydi. Adı,” İyilik Bul İyilik Yap”. Küçücük bir çocuğun sosyal bilgiler ödevi için geliştirdiği bir projeyi anlatıyordu. Üç kişiye büyük bir iyilik yapıp, o üç kişiden de başka üç kişiye iyilik yapmasını istiyor. Böylece dünyanın düzeleceğine, daha iyi bir yer olacağına inanarak işe başlıyor. Bu bir harekete dönüşüyor insanlara yayılıyor. Çok güzel bir senaryosu vardı filmin. Sadece sonu kötüydü. Çocuğun yaşadığı bir hayal kırıklığıyla, hayatının sonlanmasına varan bir son
vardı. Bunu sevmedim.

Bizlerde bunu uygulasak ve tüm dünyaya yayılsa ne güzel olur. Bir insana güçlüğünü giderecek ve toparlanmasını sağlayacak büyük bir iyilik yapacaksın karşılığında ise aynı şeyleri üç kişiye yapmasını isteyeceksin. Ben bunu yapmaya karar verdim. Aslında hayatım boyunca hep iyilik yapıp karşılığında iyilik yaptığım insandan, hoş olmayan davranışlar görmüşümdür ama asıl olan iyiliği karşılık beklemeden yapmaktır. Şimdi ise yaptığım iyiliğin karşılığında başka insanlara iyilikler yapılmasını bekleyeceğim.

Umarım bu filmi pek çok kişi izlemiştir ve benim gibi etkilenip, iyilik zincirini başlatmaya karar
vermiştir. Tüm yüreğimle diliyorum bunu.


Günce Yazarı

15 Ağustos 2016 Pazartesi

ÜZÜNTÜLERİM SEVİNÇLERİMİN PEŞİNDE HEP

Ah güncem şu hayat, birazcık sevinçli ve güzel şeyler yaşayınca onları hemen hüzne ve üzüntüye gömmekte pek usta doğrusu. Neyse ki hüzünler sürekli olmuyor da içimiz sonsuz karanlığa boğulmuyor. Ben bu işin sırrını çözdüm aslında. Yaşam tek düze değil ya, bol inişli ve çıkışlı ya işte bu yüzden yaşıyoruz tüm bunları. Biraz sevinç ardından biraz üzüntü… Tam bir kısır döngü, ardı ardına tekrarlanıp duruyor. Hep sevinç ya da hem üzüntü yok yani. Ama ne olur sanki benim hayatımdaki sevinçli ve keyifli süreler biraz daha uzun olsa. Pek sevineceğim.

Bugün evde çalışmam gerekiyordu. Tamamlamam gereken yazılarım vardı. Neyse bitirip teslim ettim
onları. Akşam 18.00’de arkadaşımla evin çevresindeki yürüyüş alanlarında biraz yürüdük. Şu yürüyüş işini de bir oturtamadım
hayatıma. Her gün yarım saat yürümem gerek. Malum yüksek tansiyon diğer söylemle asabi tansiyonum var. İki aydır da bir düzene giremedi gitti şu asabi şey. Uysallaştıramadım onu, pek sinirli. Eee bu kadar üzüntü ve sıkıntıya tansiyon mu dayanır kardeşim? Neyse bugün tekrar Bismillah dedim yürüme işi için, inşallah bu kez devamını getiririm.
Arkadaşımla yürüdükten sonra yol üzerindeki çay – kahve evine, Babanın Yeri adı da oturup birer akşam çayı içtik. İki lafın belini de kırdık tabi. Allah’tan çok kafa dengi bir dost, iyi ki var hayatımda.  İçimizi birbirimize döküp, terapimizi de yaptıktan sonra evimize geldik. O kendi katına ben kendiminkine çıktık. Yani bir Pazar günü böylece geçti gitti. Yarın yeni bir hafta başlıyor. Umarım sevinecek bir şeyler getirir bana. Şimdi kitap okuyup sonra uyumayı istiyorum. Bakalım yarın neler olacak?


Günce Yazarı

14 Ağustos 2016 Pazar

DOMATESLİ PİLAVIM PEK GÜZEL OLDU

Birkaç gündür başka yazma işlerim yoğunluktaydı sana yazamadım sevgili güncem. Bugün çok şükür hava serinledi. Yağmur yağdı. 10 derece falan düştü ısı da bir rahatlama yaşadık. Ama bu gece epeyce hissediliyor ısı düşmesi. Balkon soğumuş bile. Aslında çok sakıncalı bu ani ısı düşmeleri. Hemen yaz nezlesi olmak mümkün. Baktım hava durumuna, 2 gün sonra yine 30 derecelerde olacağız. Zaten yoğun sıcakları yolcu etmemize pek bir şey kalmadı. Tabi Marmara Bölgesi için geçerli bu. Allah Akdeniz Bölgesinde yaşayanlara yardım etsin.

Günceme yazayım da kendi tarihime düşsün istediğim için bugün ilk kez denediğim domatesli pilavımdan bahsedeceğim sana. Ben yemek yapmaya oldukça geç başladım. Ama artık güzel yemekler yapabiliyorum. Onlardan bir tanesi de pilavdır. Yalnız hiç domateslisini yapmamıştım. Gerçi bir denemem olmuştu da kardeşim beğenmekle beraber ben başarılı bulmamıştım. Bugün farklı bir yöntem geliştirerek yaptım. Ay pek güzel oldu. Minicik doğranmış domatese biraz da salça katarak yaptım. Tane tane olan pirinçlerim hem tam kıvamında pişmiş hem de domatesle bütünleşmişti. Önden, dün gece yaptığım ve buzdolabında dinlenmiş olan dereotlu zeytinyağlı taze fasulye, arkadan da pilavımı bir güzel yedim. İkisi de lezzetliydi. Ellerime sağlık ne diyeyim.


Hemen kardeşimi arayıp başarılı domatesli pilav haberimi verdim çünkü o da çok sever. Bayramda ona da yapma sözü istedi benden. Seve seve söz verdim tabi. İyi bir şeyler başarmak güzel doğrusu. Bu, domatesli pilav olsa bile…

Günce Yazarı


7 Ağustos 2016 Pazar

BİR YIL DAHA GEÇTİ YAŞAMDAN

Sevgili güncem, yeni bir yaşa bugün merhaba derken bir yıl daha gitti hayatımdan. Evet, 6 Ağustos benim doğum günümdü. Pek çok sevdiğim insan aradı, mesajlar, kutlamalar gönderdi kısacası hayatıma bir şekilde girmiş ya da dokunmuş canlar doğum günümde bana yine bir şeyler kattılar.

Sevilmenin ne kadar güzel olduğunu, hatırlanmanın ve iyi anılmanın ne hoş bir duygu olduğunu iliklerime kadar hissettim. Sabah ilk önce şu an yazlığında olan en can arkadaşlarımdan bir tanesi aradı ki, geçen yıl onun yazlığında hep birlikte kutlamıştık, bana elleriyle pasta yapmıştı. Sonra aynı binada yaşadığımız bir yılı aşkın süredir çok yakın bir arkadaşlık bağıyla bağlandığımız can arkadaşım ki dostluğumuz baki olacak inşallah, eve geldi elinde kocaman bir hediyeyle beni kutladı. Böylece bana kendimi özel hissettiren kutlama trafiği başladı.

Bunları yaşayabilecek bağları kurabildiğim için çok mutlu oldum. Riyasız, çıkarsız dost sahibi olmak çok güzel bir ayrıcalık… Bu bağlamın dışında kalanlar zaten hayatına girdiği gibi çıkar giderler. Önemli olan yıllardır yüz yüze görüşememiş olsan bile bağının kopmamış olabilmesidir. Bu bağın adı yürek birliğidir. Benim böyle birikmiş bir dolu içten canlarım var. Daha ne isterim ki?


Haaa bu arada doğum günü pastamım mumunu üflerken bir şey diledim tabi. Söylenmez dilek derler ama ben yazacağım sana isteğimi. Önce sağlık ve huzur istedim sonrada ara sıra doğanın tam göbeğinde olabileceğim bir yer diledim. Tıpkı fotoğraflardaki güzellikler gibi. Bakalım olacak mı?


Günce Yazarı

4 Ağustos 2016 Perşembe

KOMŞULUK GÜZEL ŞEY DOĞRUSU

Sevgili güncem seni birkaç gündür ihmal ettim yine. Şu an uyku gözlerime çökmeye başladı ama direniyorum onun ağırlığına ve yazıyorum sana bir şeyler. Son 3 günüm epeyce hareketli geçti. Pazartesi sevdiğim bir arkadaşımla şehre indik azıcık çarşı Pazar işleri yaptık. Eksik gedik tamamladık. Arkadaşımla her zamanki salaş çay ocağımızın alçak masa ve taburelerinde çay – simit keyfi ve eve dönmeden önce de kahve keyfi yaptık. Hava çok sıcaktı ama esinti vardı.            

Salı günü havuz ve güneşlenme keyfi, akşam kamelyada komşularla kahve keyfi ve bol bol sohbet yaptık. Ülkenin gidişatından, apartmanın sorunlarından, onun göbeği, bunun midesi deyip fazla kiloların tamamından konuştuk. Bahçemizin esintili havasında bir güzel mayışıp evlerimizin yolunu tuttuk. Derin uykulara yelken açtık.

Ve geldik Çarşambaya… Çarşambayı Allah’a şükür sel falan almadı. Perşembenin gelişini ne ölçüde belirledi onu yarın göreceğiz. Bugün yazılarım vardı hazırlanacak onlarla ilgili çalıştım. Akşamüstü bütün kızlar kamelyada toplandık akşamüzeri kahvelerimizi içip, memleket meselelerine biraz parmak basıp birkaç lafın belini kırdık. Ne de olsa bizler entel hatunlarız. Memleketi kurtarmak bizim işimiz. Her ne kadar konuşmaktan başka bir şey gelmese de elimizden içimizi rahatlattık işte. Yemek saati gelince herkes evine yollandı.

Üç günün kısa özeti budur senin anlayacağın. İnsanin güzel, sohbeti hoş, aklı başında, yol izan bilen, kaliteli iki laf edecek komşularının olması güzel şey doğrusu. Hayat paylaştıkça güzel. Bizler sevinçlerimizi, korku ve kaygılarımızı paylaştık birbirimizle. Keşke herkes bunu başarabilse. Sorun diye bir şey kalmaz dünyada.

Günce Yazarı