31 Temmuz 2016 Pazar

MIYMINTI BİR PAZAR GEÇİRDİM

Akşam geceye dönerken iki satır yazayım bari sana. Güncem bugün tipik pasaklı ve tembel Pazar günlerinden bir tanesini yaşadım. Hava sıcak ya, dışarıda falan olmak zor geldiğinden evde biraz iş, güç biraz yazma, çizme ve oturduğun yerden sosyalleşmece işleri yaptım.

Oturduğum binanın güzel bir bahçesi, havuzu ve kamelyası var. Binada birkaç tane de birlikte olmaktan keyif aldığım arkadaşım var. İşte onlardan bir tanesiyle öğle saatlerinde kamelyada Türk kahvesi keyfi yaptık. Sonradan bir komşumuz daha katıldı, sohbet ettik. Bizim bahçe püfür püfür esiyor. Sıcakta insana güzel geliyor doğrusu. Bir saat kadar bahçe keyfi ardından çıktım yine eve.


Vallahi sadece kitap okudum, ufak tefek yiyecek bir şeyler yaptım başka da bir şey yapmadım. Bol tembellik yaptım yani. Ama yarın inşallah düzene gireceğim. Dışarıda koşturmalarım var, bankada işlerim var yani hareketli bir gün olacak. Şimdi biraz televizyon seyredeceğim sonra biraz okuyacağım ve dün gece uyuyamadığım uykularımı umarım bu gece uyuyacağım.


Günce Yazarı

30 Temmuz 2016 Cumartesi

İYİ Kİ VARSIN CANIMIN DİĞER YARISI

30 Temmuz benim karındaşımın doğduğu gün. Cancağızım, dünyadaki en yakın parçam, kardeşim doğum günün kutlu olsun. Allah yüzünü hep güldürsün. Bu yaşın sana güzel bir değişimi hediye etti. Umarım çok güzel gelişir.

Günceciğim sana daha önce yazmıştım, kardeşimin ben istediğim için bu dünyaya teşrif ettiğini. İyi ki istemişim. İnsanın bir kardeşi olması güzel…  Düşünsene fiziksel ve kişilik olarak aynı özelliklere sahip olduğumuz tek şey kardeş. Yani aslında en yakın bağ kardeşle olan bağ. DNA’ lar bile aynı özellikleri taşıyor.

Şimdi onun doğduğu günü hatırlıyorum gerçi ben de küçüktüm ama bu olay beynime kazınmış durumda. Mersin, Ataş Rafinerisinde çalışıyordu babam. Kocaman bir sitede lojmanlarda oturuyorduk. Site içinde hastane de vardı. Annem babamla gece doğum için hastaneye gitmiş. Evde anneannem, teyzem ve kuzenim var. Sabah uyandım, annem yok evde korktum tabi. Anneannem ve teyzem bana kardeşimin doğduğunu ve hastanede olduklarını söylediler. O kadar büyük bir merak ve istekle beklemiştim ki kardeşimi, daha fazla dayanamadım. 

Çok uslu, annesiz hiçbir yere gitmeyen bir çocuk olduğum halde evden fırladım dışarı. Hastaneye gittim. Bizim bloğa yakındı. Dışarıdan bakmaya başladım. Babamın arabasını gördüm ve içine binip oturdum. O sırada hemşirelerden birisi camdan beni görmüş. Her zaman annemle beraber hastaneye giderdik, beni tanıyor ve seviyorlardı. Koşarak yanıma geldi, “kardeşin doğdu sonunda gel sana göstereyim onu” dedi. Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz. Hemen gittim hemşire ablayla hastaneye. Koridorda ilerlerken kapısı aralık olan bir odanın önünden geçiyorduk ki içeride annem ve babamı gördüm. Annem hasta yatağında, babam başucundaydı. Onlar da beni fark edip şaşırmışlar. Bu çocuk tek başına ne arıyor buralarda diye. Ben de bana kızacaklar diye çok korktum. Evden izinsiz çıkmıştım ya.

Neyse hemşire beni camlı bir bölmede, özel yataklarda yatan birkaç bebeğin olduğu yere götürdü. Bir tanesini gösterip “işte senin kardeşin o” dedi. İçim nasıl ısındı o tombiş kardeşe anlatamam. 4 kilo civarında doğmuş. Sonra annemin yanına götürdü beni. Onlara evden nasıl kaçtığımı ve bana kızmamalarını söyleyip, özür diledim. Tabi kızmadılar.

İşte benim canımın diğer yarısıyla ilk karşılaşmam böyle oldu. Kardeşim gelirken bana bir de hediye getirmişti. Evde babam bana kırmızı bir melodika verdi. “Kardeşinin sana hediyesi” dedi. Pek beğendim. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Ama benim güzel kardeşim 2-3 yaşlarına geldiğinde, getirdiği melodikayı balkondan aşağı atarak icabına bakıverdi, bu da ayrı bir konu.

İnsanın bir kardeşinin olması gerçekten çok güzel bir şey!  Allah beni kardeşimin gerisine bırakmasın inşallah.


Günce Yazarı

29 Temmuz 2016 Cuma

TERÖRÜN İZLERİ

Sevgili güncem tam 15 gün aradan sonra yazmaya başladım sana. Bu iki hafta kötü bir zamandı. Ülkemin başındaki kara bulutları bir ay öncesinden sanki hissetmiş gibi sana da sıkıntılı ruh halimi yansıtmıştım. O karabulutlar 15 Temmuzda ülkenin üzerine çöküverdi. Yaktı, yıktı, çöküntülerini bırakıp havalandı gitti bir yerlere. Hava her an tekrar bulutlanır diye, ülkem insanı geceleri meydanlarda nöbet tutuyor

Peki, bundan sonrası nasıl olacak? Sergilenen birlik, beraberlik görüntüleri ne kadar gerçek? Nöbetler sonsuz mu olacak? Ve daha pek çok soru… Bunların detayı ile ilgili hiçbir şey yazmak istemedim sana. Temiz, şirin güncem bunlarla kirlensin istemedim. Sanki yazmazsam o kötü olayların hiç izi kalmaz gibi geldi bana. Benim
güncemin tarihine düşsün istemedim.

Bunlar kendim için oluşturduğum kalkanlarım sanırım. Her neyse. Yeniden hayata dönme vaktim geldi. İki haftadır en tepelere fırlayan tansiyonum ancak inişe geçti. Kendimi motive edip normale dönmeliyim. Yazmaya başlıyorum yine sana. Umarım ülkem de en kısa süreçte normale dönebilir.


Günce Yazarı 

15 Temmuz 2016 Cuma

GÜZEL BİR GÜN KARDEŞİM VE BEN MUTLUYUZ

Ah benim dert ortağı güncem, sana durmadan yazıyorum bir şeyler. Dünden devam eden haberler yine iyi. Kardeşime de çok güzel bir haber gitti. Dün bizim günümüzdü sanki. İkimiz de işle ilgili gelişmeler yaşadık. Bu arada hatırlatayım ikimiz de aslan burcuyuz. Belki yıldızımızın
bize bir sürprizidir bu gelişme.  Kardeşim bir iş değişimi yaşayacak ve bundan çok mutlu. Ben ise internette, yeni işler ve imkânlar üzerine yayın yapan bir sitede tekrar yazı yazmaya başladım. Zaten yazıyordum ama iki aylık bir ara olmuştu. Çünkü yeni yapılanma çalışmaları vardı. Şimdi yeniden başladım. Oraya yazmayı seviyorum. Hiç bilmediğim konular üzerinde araştırmalar yapıyor ve yazı hazırlıyorum. Bilgim ve görgüm artıyor. Araştırmacı yanım mutlu oluyor. Güzel bir
his…

Ben hayatın tek düze değil, inişli ve çıkışlı olduğunu en iyi bilenlerden birisiyim. Bir süre üzülür, daralırsan ardından bir ferahlama gelir. Bu hiç şaşmaz. Zaten kaybetmeden kazanmanın, acıyı yaşamadan zevkin, kıymeti nasıl bilinir ki? Allah her şeyi sıralı yaşatsın. Acılarımızı az,
sevinçlerimizi çok versin. Ne diyeyim?

Bugün Cuma, bizim dini anlamda güzel günümüz. Birazdan dualar edip, şükürlerimi tekrar tekrar Allah’ıma sunacağım. Ve öncelikli duam;  tüm sıkıntılı olanların bir an önce çıkış yollarına kavuşmaları olacak. Hastalıklara şifa, dertlere deva ve ülkeme de dirlik, düzen olacak. Dileğim herkesin mutlu ve huzurlu olması.


Günce Yazarı

14 Temmuz 2016 Perşembe

İYİ HABERLER OLSUN HEP

Sevgili güncem, bugün sana iyi haberlerim var. Birkaç aydır beklediğim bir yanıt vardı. Bir türlü
gelememişti bana. Bugün onu öğrendim ve iyi bir haber almış oldum. Biliyorsun şu aralar biraz karamsar takılıyordum, ataletli ve motivasyonsuzdum. Sanırım artık düzeleceğim. Çünkü yeni bir uğraşıyla meşgul olacağım. Ohhh sevindim doğrusu.
Hayata sıkı tutunmak için en güzel yollardan birinin yeni bir şeylerle uğraşmak olduğuna inanırım. Yenilenmek gibi bir şey bu... Bilmediğin ama öğrenip yapabileceğine inandığın yeni işler insanı canlandırıyor. Hayata yeni başlamış gibi hissediyorsun. Seviyorum bu duyguyu.


Ben biraz el becerileri olan birisiyim. Gerçi bunu geç fark ettim ama olsun. Canım babam bana
“benim oğlum sen olmalıymışsın” derdi. Erkek kardeşim pek istekli değildir bu tarz işlere. Ben babamla çivi çakar, tornavida kullanır, bir şeyleri söküp takmaya çalışırdım. Hele o rahatsızlanmaya ve ellerinde ağrılar olmaya başladığında, “sen bana ne yapacağımı söyle ben yaparım babişkom” derdim. Onun da pek hoşuna gider, “kız sen bana çırak mı oldun?” derdi. Nurlar içinde uyusun. Babamın onaramayacağı hiçbir şey yoktu. İnanılmaz becerikli, aşırı düzenli ve titizdi. Her şeyi öğrenmek ve uygulamak isterdi. Kendisi de mesleki olarak teknik adamdı ama bu özellikleri mesleğinin çok üzerindeydi.  Azıcık da olsa benzemişim ona.  Tam bir buçuk yıl oldu gideli. Onu, uzun uzun yazmak istiyorum ama yüreğim henüz kaldırmıyor bu işi. Anneciğimin hakkında da, kaybından iki yıl sonra yazabilmiştim. Zordur bu duygular çok zor.
Bugün kardeşime de güzel haberler gitsin inşallah. Bana geldi ya ona da gitsin istiyorum. Ne de olsa
anne ve babamın mirası o bana. Biraz kızsam da pek severim kendisini. Allah güzellikler versin hepimize.

Günce Yazarı


     

12 Temmuz 2016 Salı

HAYATI PLANLAMAK MI?

Sıcak bir hava var bugün de. Ama hafif rüzgâr ara ara kendini hissettiriyor bizim buralarda. İki gündür kuvvetlice esen rüzgâr sayesinde ısıyı pek yoğun hissetmedik. Öyle böyle derken bakacağız ki yazın da sonu gelmiş. Şurada bir buçuk ay kaldı zaten. Zamanın su gibi akması bazen iyi bazen kötü… Hoş ve güzel şeyler yaşarken zaman ağırlaşsın, çabucak akmasın isteriz. Sıkıcı ve zor anlar yaşarken de hemen geçsin isteriz. Ama onun belli bir hızı var işte, bize bağlı olmayan. Ne yaparsak yapalım, zamanı durdurmak mümkün değil. Akacak ve bizi

bir başlangıçtan, bir sona götürecek. Kural bu.
Ne yazık ki bizlere ebeveynlerimiz tarafından zamanı doğru kullanma işi pek öğretilmiyor. Günümüzde belki biraz daha önemsense de konu toplumumuz için çok yeni. Bizler zamanı planlamak yerine hayatı planlamayı seçiyoruz. Peki, ne kadar doğrudur hayatı planlamak? Hayatı ne kadar planlamaya çalışsak da onun da kendine özgü bir akışı var bence. Tıpkı zaman gibi!
Genelde planlıyımdır, zamanı programlamayı severim ama uzun bir süredir yapamıyorum. Garip bir

vurdumduymazlık ve atalet içindeyim. Hiçbir şey yapmak gelmiyor içimden. Sadece kitap okumak ve zorunlu birkaç iş yapmak hepsi bu kadar. Acaba, çok düzenli yaşamanın, Programlı ve planlı olmanın, birilerine bağlı yaşamanın sonucunda gelişen bir durum mudur? Artık düzensiz ve her şeyden bağımsız olmak mı istiyor zihnim? Bilmiyorum. Anksiyetem var zaten sanırım bir de depresyondayım. Offfff ölmüşüm ama ağlayanım yok.

Günce Yazarı


10 Temmuz 2016 Pazar

DOST SAHİBİ OLMAK

Sevgili güncem sana bu gece güzel bir şeyler yazacağım. Biliyor musun, kendi evinde, düzeninde ve sevdiğin insanlarla beraber olmak gerçekten çok farklı bir duygu! Mutluluk, rahatlık, huzur, düşünülmek ve ferahlamak duygularının tamamını kapsıyor benim için. İnsanın düşünceli ve içten arkadaşlarının olması ise ayrı bir güzellik…

Bugünüm biraz iş güç, biraz alışveriş, biraz yazma çizme ve hal hatır sormayla geçti. Her zaman ki işleyiş yani. Akşam yemeğinden sonra bir film izliyordum ki, 21.30 sularında kapım çaldı. Bir de baktım çok

sevdiğim arkadaşlarımdan birisi kapımda. Benimle aynı binada oturan babasına gelmiş. Ona kiraz getirmiş hem de dalından topladıkları harika kirazlardan. Bana da kocaman bir kâse tazecik, kütür kütür kiraz getirmeyi ihmal etmemiş. Üstelik çok yorgun olduğu halde! İşte evde olmak böyle bir şey. Seni düşünen, seven insanlarla güvende ve mutlu olmak gerçekten çok güzel.

Bir dostunun akşamın ilerleyen saatlerinde seni düşünmesi büyük bir lüks aslında. Buna sahip olamayanlar da var. O nedenle kendimi şanslı ve mutlu hissediyorum. Teşekkürler benim yumuşacık kalpli, insanı sıcacık bir battaniye gibi saran güzel dostum iyi ki varsın iyi ki bu gece Günceme konuk oldun.

Günce Yazarı


8 Temmuz 2016 Cuma

GÖSTERMELİK DEĞİL İÇTEN OLMAK

Sevgili güncem, insanın içinden gelecek neşe ve sevinç ki göstermelik olmasın. Ben bir süredir bu duygulara uzak kaldım. Ne yapsam da arınsam şu sıkıntıdan bilmiyorum? Biraz internette gezindim az önce, her şeyin posası çıkmış vaziyette. Riya, aldatmaca, soygunculuk, göz boyama, zaten çoğunluğu az eğitimli ve öğretimli olan insanları kandırmaca o kadar çok ki. Mutlu insan görmek iyice zorlaşmış. Herkeslerde bir karamsarlık ve panik hali var. Herkes bir şeyler yazıyor ya da sosyal ağalarda paylaşıyor. İster istemez nereye gidiyoruz diye düşünüyor insan ve daralıyor.


Ben artık gün yüzü görecek bir insani yaşam istiyorum. Ülkemin üzerinde oynanan ne oyun varsa bitsin istiyorum. Suçlular cezalarını çeksin, insanlar gerçekten temiz ahlaklı düzgün değerlere inanan insanlar olsun istiyorum. Kimse haksız yere bir başkasının canını yakmasın, kendi yağımızla kavrulup, temiz bir toplum ve ülke olarak yaşayalım istiyorum.

Çalışkan, üretken ve emeğe dayalı kazanarak yaşamak bu kadar mı zor? Paylaşmak, yardımlaşmak, yaşanılır bir ülke ve dünya yaratmak mümkün değil mi? Belki bunların hepsi bir arada olamayabilir ama birazını bile olsa yapmak bence mümkün. Yeter ki bu istek ortak hedef ve amaç haline gelebilsin.


Günce Yazarı

7 Temmuz 2016 Perşembe

BAYRAM DA BİTİYOR

Bayramı geride bırakıyoruz artık. Son gündeyiz. Bizim geleneklerimizde yüz yüze bayramlaşma olamıyorsa telefonlaşarak, mesajlaşarak da kutlama yapma vardır. Hatta benim çocukluğumda ve ilk yetişkinlik yaşlarımda bayram kartı yazıp, gönderme vardı. O kartları önceleri babam hazırlardı, ben büyüyünce görev bana geçmişti. 25 – 30 kart yazdığımı bilirim. Onları almak, yazmak ve göndermek bir işti. 

Kimileri ziyaret edilir, kimileri telefonla aranır, kimilerine de bayram kartı gönderilirdi. Şimdi bol bol mesaj atma ya da arama yapılıyor. Elektronik posta da var tabi. Ama telefonlar, hele de akıllılar bu ihtiyaçları pek güzel görüyor. Sosyal ağalar üzerinden bayramlaşmayı unutuyordum hemen ekleyeyim.  Nereden nereye değil mi? Zamane çocukları bayram kartı nedir, mektup nedir bilmiyorlar. Bu arada merak ettim vallahi, ilkokulda hala mektup nasıl yazılır konusu işleniyor mu diye? Ama pardon ya, bilgisayar ortamında yazılıyor ya mektup tarzı yazılar, o nedenle öğretiliyordur herhalde.

Bayramların en güzel yanlarından biri de yıllardır haberleşmediğin arkadaşlarından, akrabalarından sürpriz bir mesaj ya da arama gelmesi. Tam artık bağımız koptu derken bakıyorsun ki hatırlanmışsın. Benim çok hoşuma gidiyor bu durum. Hatırlanmak güzel şey doğrusu…

Allah’tan dileğim ülkemizin ve insanlarımızın huzur içinde nice güzel bayramlara ulaşması. 9 günlük tatil sonunda herkesin evlerine sağ salim dönmesi. Yolların kana bulanmaması. Acıların da bir son bulması…  Ülkece güzel bayramlarımız olsun
inşallah.


Günce Yazarı

6 Temmuz 2016 Çarşamba

ÖZGÜR BİR GÜN BENİM İÇİN

Güncem bugün sana havadan sudan bir şeyler çiziktireceğim. Çünkü evimde olmanın huzuru ve rahatlığı içinde bugün tembellik ve miskinlik yapmak istiyorum. Hava sıcak, biraz rüzgâr var ama pek serinletmiyor. Dışarı çıkmak da içimden gelmiyor. Başıma buyruk evde takılmak istiyorum.
Gerçi can dostlarımdan bir tanesi az önce aradı, bir şeyler yapalım diye birazdan organize olup yeniden arayacak da. Bakacağım duruma göre…

Az önce Pinterest’te biraz dolaştım, güzel pinler kaydettim. Oradan aldığım iki görüntüyle hayallere daldım yine. Şimdi şöyle bir göl evinde olmak vardı diyorum. Doğayla baş başa…  Serin ve yeşillikler içinde kuşların böceklerin sesini dinleyerek gölü seyreylemek. Ne güzel olurdu.

Küçük iskelesinden bakınıp, keyif yapmak!  Pek şahane olsa gerek. Vallahi insanlar gözlerinin zevkini biliyorlar. Huzuru nerede bulacaklarını da biliyorlar. Galiba ben şehir hayatından epeyce bir sıkıldım. Bu soruna nasıl çözüm bulacağım bilmiyorum? 
Ama bulmam gerek, onu biliyorum. Allah herkese gönlündeki dilekleri versin inşallah bana da…



Günce Yazarı

5 Temmuz 2016 Salı

SONUNDA BAYRAMI DA GÖRDÜK

Evimin Balkonundan bir görüntü.
Zorlu geçen Ramazan ayından sonra bugün bayramı yaşıyoruz. Çok şükür 40 günlük aradan sonra evime de geldim. Evim evim, güzel evim, özlemişim seni... 

Sevgili güncem biraz klasik söylem olacak ama nerede o çocukluğumuzdaki bayram heyecanları? Şimdi tatiller var. 9 günlük tatil olunca herkes bir yerlere gidiyor. Gerçi çalışanların da hakkı… Benim üzüldüğüm konu,  heyecanların ve geleneklerin eskisi gibi sürmemesi. Başucumuzda yeni giysilerimiz ve ayakkabılarımızla uyandığımız bayram sabahlarını, yeni neslin yaşamaması. Ya da çok dar alanlarda yaşanıyor olması. Bizim çocuklarımızın çocukları bence bunları neredeyse hiç bilmeyecekler.,

Bizim ailemizde ve çocukluk yıllarımızda bayram demek; ilk gün ya da arife günü arabamızla yola çıkmak, önce İstanbul’a büyükbabamlara uğramak ve bayramlaşmak, sonra da Trakya’ya geçip anneanneme gitmek bayramın kalanını cümbür cemaat geçirmek demekti. Anne tarafımın hepsi orada toplanır kalabalık aile sofraları kurulur, yenilir içilir ve tam geleneksel bayram yaşanılırdı. Anneannemi kaybettikten sonra bile bu gelenek oldukça uzun bir süre yine aynı evde yaşatıldı. Daha sonra canlar eksilmeye başladıkça kayboldu. Ben o günleri çok özlüyorum. İyi ki bunları yaşayabilmişim diyorum.

Şimdiyse anne ve babacığım da yok. Kardeşim ve ben kaldık bir de kuzenler, küçük halam ve amcam hepsi bu kadar. Yaşam verici olduğu kadar alıcı da…  Ama hayatın işleyişi bu!  Bugün varsın yarın yoksun.



Günceciğim bu bayram gününde dileğim önce ülkeme huzur, dirlik ve düzen gelmesi sonra da gerçekten önemli olan bazı geleneklerimizin bir şekilde sürdürülebilmesi. Bir de insanların iyi insan olarak yaşamak için gayret göstermeleri. Hepimizin bayramı kutlu olsun.




Günce Yazarı

1 Temmuz 2016 Cuma

KANLI BİR RAMAZAN AYI YAŞADIK

Zaman su gibi aktı ve Ramazan ayını yolcu etmeye 4 gün kaldı. Hatırladığım en kanlı ve vahşeti bol bir ramazan ayı geçirdi ülkemiz. Manevi anlamına hiç de uymayan bir ay oldu. Ne acı değil mi? Oysa paylaşmaların, ihtiyaç sahiplerine onları incitmeden yardım etmenin, dualar etmenin, güzellikler dilemenin ayıdır. Dargınların barışması, nefretlerin sonlandırılması, kinlerin bitmesi,  affetmelerin bol olması gereken bir ayda bolca nefret kusuldu, kan döküldü bir de çokça gereksiz iftarlar verildi. Göstermek amaçlı iftarlar. Bir elin verdiğini diğer elin görmemesi gerekirken… Milyarlar aktı bu iftarlara. 0nca sefalet içinde yaşayan insan varken. İhtiyacı olmayanlara verildiler.   

Günümüz şartlarında sanki her şey anlamını yitirmiş gibi geliyor bana. Özellikle manevi değerler anlam kaybetti. Herkeste bir hırs, bir üstünlük kurma, hükmetme sevdası almış başını gidiyor. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın deniyor.

Peki, bu nereye kadar gider? UNUTMAMAK LAZIM HER ŞEYİN BİR BAŞI BİR DE SONU
VARDIR.

Hiçbir şey tek düze olarak devam etmez. Çünkü Allah böyle yaratmış. İnişler, çıkışlar, başlangıçlar ve sonlar… Bunlar, yaşamın kendisini oluşturur. Tarih bu örneklerle doludur. Umarım en kısa zamanda huzuru daha fazla olacak bir sürece gireriz. Biraz nefes alabilecek bir sürece. Çünkü hepimizin tahammül gücü artık sona geldi. Allah geleceğimizi ve sonumuzu hayır etsin.


Günce Yazarı