17 Mayıs 2016 Salı

HAREKETLİ BİR GÜN; Çarşı, Pazar Dolaşmaca


Bugün aynı binada oturduğum, çok da kafa dengi arkadaşımla şehrimizin en hareketli yerine,  merkeze gidip hem gezinti,  hem de gerekli alışverişlerimizi yaptık. Pek güzel oldu. Sokak çay evinde simit çay keyfi, salaş bir esnaf köftecisinde köfte – ayran,  eve dönmeden de son çaylar ve kurabiye keyfi yapıp, metromuza bindik geldik evimize. 

Dönüşte metro doluydu tabi. Genç kardeşlerimiz ellerinde telefonlarla çok meşgul ayaklarına yatıp, büyüklerine yer vermez haldeydiler. Üzüldük bu duyarsızlığa. Ama zamane ne yazık ki böyle… Yapacak bir şey yok.



Bu arada çok alışveriş yaptım sanmayın, sadece mecburi olan bir iki şey aldım. Dün yazmıştım artık daha az eşya ile yaşamaya başlayacağımı. Fazlalıkları eleyeceğimi…  Bugün aldıklarım elzemdi vallahi. En önemlisi de çavdar unu aldım doğal malzemeler satan bir yerden. Evde ekmek yapmaya başlayacağım. Artık el değmemiş ekmek yemek istiyorum. Gerçi daha önce hiç yapmadım ne kadar başarılı olacağım bilmiyorum ama denemekten bir şey çıkmaz değil mi?

Taze çekilmiş Türk kahvemi de aldım. Tam bir kahve tiryakisiyim. Sabahları kahvaltı sonrasında mutlak kahve keyfim vardır. Kocaman bir fincanım var,  kahvesi bol konmuş bir şekilde pişirir, keyifle içerim.  Bu hiç şaşmaz bir geleneğimdir. Paket kahveler pek hoşuma gitmez, taze çekilmişin kokusu bir güzel ki! Buram buram kahve kokusu sarar evi… Duyan gelir dermişim burası hikâye tabi. Davet ettiğim gelir. Ama kahvecilerin çevreleri çok hoş kokar ya işte oradan geçerken, aş ermek denen şey gibi kahve içmek isterim. Zaten eve gelince hemen içtik arkadaşımda birer akşam kahvesi. Velhasıl güzel bir gün geçirdim. Hareketli ve bereketli!


Günce Yazarı

Hiç yorum yok: